24 Ocak 2011 Pazartesi

...Twitter Ahalisinin Dikkatine...

Güzel geliyor bana twitter... Kaliteli insanlar olsun ciğerimi yesin... DizUstu Edebiyat modası da ilgimi çekmiyor değil... Sanırım bu sıkıcı hayatta artık biraz yüzüm gülebilsin diye cirit atiyorum sosyal ağlarda :)

Şimdi önereceğim insanüstü varlığı mutlaka tanımanızı istiyorum! Neden mi... Zeki, ahlakli, komik, düşünceli, kibar bir isim!

Mutlaka takip edin!

@turgaykalyon

P.S: Kolay kolay kimse için kurmam bu cümleleri... =)

21 Ocak 2011 Cuma

Neşeli DuvarKağıtları :)

Siz de benim gibi masaüstüne kendi fotografinizi koymayi zalaklik olarak algiliyorsaniz, 30 yaşına merdiven dayamış ve çocuk mocuk yapamamışsanız ( masaüstü için :) ), bilgisayar başında çok vakit geçiriyor ve renklerin cazibesine kapılmak istiyorsaniz;

http://www.vladstudio.com/

MUHTESEM WALLPAPER lar mevcut...

Tavsiye ediyorummmmmmmm içiniz açılsınnnnnnnnnnn =) 

Iste favorim bezelye =)




"Ojesiz Asla"

Eveeeet oje sürmeden asla çıkmam arkadaşlar... Ellerim reklam eli kivaminda olmadi, olamadi hic bir zaman :) Baba tarafindan miras sevimli denilebilecek boyutlarda topik ellerim var :p Herkes sevmiştir şimdiye kadar...

Zamanında derginin birinde okumuştum hatunda eller, tirnaklar önemlidir diyeeee... O günden beriiiiii el bakimina önem veririm ve n' olursa olsun ojesiz çikmam. ( bu bakımsızlık aslında kihkihkih azıcık hava lazım neticede )

Gelelim hadiseye... Ojede modanin belirleyicisi kuşkusuz Chanel abijim yine ortaya karışık 3 ton çıkardı aldı mı bi' telaş başta hatunlar olmak üzere tüm kozmetik firmalarını :)

Her yerde asılı " Chanel Renkleri " diye. Ulan dedim naapmış gene.? Girdim dükkanin tekine bakim dedim yok... Diğerine diğerinee derken yok alla yok! Şimdi bitti, dün bitti, yarın gelecek vs vs. Gören de hayati bir şey sanacak!

En bombasi kıro bi' kozmetik dukkanina bakim dedim;

Mathilda: chanel rengi oje var mıııııı?

Masum Turkish Tezgahtar:   Ne ne rengi?!?!?!?!

Mathilda: Chanel Chanel hani yeni çıkarmış şöyle gri-toprak rengi gibi bi' renkmiş.

Masum Turkish Tezgahtar: Haaa bizde onlardan yoooaaak! Ojeler bunlar! 

Neyse başlarım dedim ojeye de... 

Yarım saat sonra gittiğim kuafödeki cici manikurcüm Ayşe demez mi ee Mathilda cim oje ne sürelim...? Naturel bi' renk olsun dedim bak dedi yeni renkler var Chanel ister misin...

Küçük Emrah bakışı attım resmen :) Sürünüp çıktım :)))))

Merak edenler için meşhur renkler;

17 Ocak 2011 Pazartesi

Kafalarına Taş Atıyorum!!!

güzel günler göreceğiz... 
 
ama... 
 
altyazılı....

Çikolata WorkShop Maceram :)

Eveeeeeeet dedim dedim sonunda gittim, gordum, ogrendim, yedim :) Neyi mi? Çikolataları bittabi :)

Çikolata aşkımı uzun zamandır böyle bir faaliyetle taçlandırmak istiyordum malumunuz :) Cumartesi günü gerçekleştirdim. Teşvikiye / Çikolata Fabrikası nda çalıştık, toplam 5 kişi idik ben tahmin edersiniz ki grubun en mal insanı ile partner oldum...

Kadın yemin ederim 2.5 saat boyunca çikolata değil de beyin ameliyati yaptı sanki... Böyle bir havalar, hoca benmari diyor hee evet evet biliyorum, kuvertür? Evet evet hep vardir evimde... iyyyyyyyyk böyle dialoglar işte... Neyse önüme baktım keyfime devam ettim taaa kiiiiii truffle yaparken malumunuz ellerle yuvarlama yapıyorsunuz ( bitimindeki şaheserlerini evinize götürüyorsunuz ) neyse hoca anlattı biz de başladık yuvarlamayaaa bi' baktım yanımda şrak şruk sesler... Allam ne göriiiim kadın ellerini yalıyor, emiyor vs. vs.

Beynimden vurulmuşa döndüm ayyyyyyyy hemen o ellerinizi yıkar mısınız hemen hemen diye bir çığırdım ki o eller kadının dotünden çıkıyordu sanırım... PiS!

Yine de umursamadım onu da hizaye getirdiiiiiiim keyifle eğlenceme devam ettim.

Bakııııııııııın bitmiş hali :)


16 Ocak 2011 Pazar

Benden... Sizden... Bizden... Yani... Hepimizden!!!

Bazı ağrılar, sızılar vardır... 
İnsanla uzuuuun uzuuun konuşurlar... 
Yok! 
Bedenden değil, ruhtan, ruhun hallerinden konuşurlar...

11 Ocak 2011 Salı

35 Yaşına Kadar Olacağınız 10 Kadın

"Kariyer yap!", "Güçlü ve bağımsız bir kadın ol!", "Evlen!", "Çoluk çocuğa karış!", "Dinç ve dişi ol!"

VE BUNLARIN TÜMÜNÜ 35 YAŞINDAN ÖNCE BAŞAR! 

Şu an okuduğum kitabın kısa bir özeti :)
Çok eğleniyorum... Kadın olarak yaklaşık 35 yaşına gelinceye dek nasıl rolleriniz oluyor hayat içinde bunların anlatıldığı... Akıcı, gülümsetici bir kitap :)

Roller: Yeni Mezun, Külkedisi, İşçi Arı, Parti Güzeli, Formda Fıstık, Bukalemun, Kriz Kız, Bayan Özgürlük, Hanımkız ( Yarı Kız-Yarı Kadın ), Gerçek Ben 
Sevgiler-Sevgiler-Sevgiler :)




9 Ocak 2011 Pazar

Osmanlı Bahriyesi'nde Ahşap Sanatı Sergisi


Arkadaslar Beşiktaş Deniz Muzesi içindeki sergiyi mutlaka görmenizi tavsiye ediyorum... Bayildim 150 adet fotoğraf çekmişim. Özellikle Atatürk Odası' nda kendimi kaybettim. O kendi el yazması notları içerisinde gözledim doldu...

Kendinize bir kıyak çekin ve kaçırmayın!


Babalar Kızlarına... Anneler Oğullarına... Düşkünler!!!


Malum kardeşim askerde... Annem ruhsal olarak denge sıkıntısı yaşıyor nitekim ben ona hak veriyorum! İdare etmeye çalışıyorum. H. sonu gittiler Tatvan' a hmm giderken işte Mathilda aklım sende kalıyor bir yarımı burada bırakıyorum ıdık bıdık...

Sonra oradayken keyifler gıcır tabi aile saadeti içinde telefon açmalar Mathildam ozledim kızım seni ıdık bıdık...

Ama n' oldu saadetimiz sadece 3 gün sürdü... Bugün kardeşimi birliğe teslim ettiler ve agresiflik daha peşindeki telefon konuşmalarımızda başladı.

Eve gelmeleri ile üst sınıra ulaştı babam canım kızım diye sarılırken annem selam diyip odasına çekildi. Sanki ben sürdüm kardeşimi taaa anasının nikahına!

Ve tabii sessizliğim uzun sürmedi. İlk kıvılcımda patladım. Ağladı... Pişman mıyım? Bilmem... Ama çok kırgınım ve de kızgınım!

Abi bu yüzden tek çocuk yapıcam! Tek olsun bizim olsun!!!

Bu olayların intikamını sanırım ya evlenirken alabileceğim ya da doğumda :p

Bilemiyorum!!!

8 Ocak 2011 Cumartesi

... Başka Dilde Aşk ...

Gecenin bir yarısı amaaaan şimdi altyazı falan uğraşamam diyeee Turk Filmi izlemek istedim... Çakal mı olsuuun... Başka Dilde Aşk mı... Hangisi hangisi o pitiii pitiii derkeeen zaten sevgiliyle serin sulardayız dedim aşk olsun özlediim bu aralar romans takılmayı...

Başladım... Senaryo için diyecek söz bulamıyorum mükemmel sadelikte işlenmiş... Ama çok derinden... Mert Fırat için ne desem az... En son Testosteron' da izlemiş hafif dikkat kesilmiştim kendisine ancaaak bu filmde oyunculuğu zirve yapmış. Taptım diyebilirim.!!!

Hiç sevmem filmlerde zırıl zırıl ağlamayı... Hele aşk filmlerinde... İşte Başka Dilde Aşk içinde öyle bir şey var ki boğazınıza bir oturuyor bitimine dek sizi birakmıyor... Tam istediğim duygu.!

Kafalarına Taş Atıyorum!!!

Kimseye kirli ayaklarıyla beynimde gezme fırsatı vermem ...
İnsanlar; 
Sustuğumda korkak, 
görmezden geldiğimde aptal,
affetiğimde çantada keklik sanıyorlar. 
Unutuyorlar ki; 
Ben istediğim kadar hayatımdalar, 
göz yumduğum kadar dürüst ve sustuğum kadar İnsanlar!!!

Gulse Birsel' in En Beğendiğim Yazsıdır... Burada da olsun istedim... Bir Minik Gülümseme Adina...

Hep söylüyorum, biz çocukken midemiz bulanınca ekmek yedirirlerdi, grip “Yatınca geçer”di, başın ağrıyorsa “Çocukların başı ağrımaz” denirdi, uykun kaçıyorsa “Oyuncaklarını düşün, güzel rüyalar görürsün” şeklinde konu halledilirdi!

Okuma yazmayı öğrenemiyorsan ya, “Tembel”din ya “Yavaştan, sağlam sağlam öğreniyor”dun! Hüzünlü bir çocuksan “Yazar olacak herhalde” derlerdi, yerinde duramıyorsan, etrafa saldırıyorsan bir tane çakarlardı, susup otururdun. Kanaatimce pedagojinin zirve yaptığı yıllardı o yıllar. Çünkü sonra sonra, koşup oynadıktan sonra öksüren çocuk ‘astım başlangıcı’, okuma yazmayı zor söküyorsa ‘disleksik’, hüzünlüyse ‘depresif’, aşırı hareketliyse ‘hiperaktif’ diye nitelendirilmeye başlandı ve o sinameki yetiştirilen tipsizler şimdi büyüdüler! O kadar ilgi alaka sonrası ola ola ne oldular? Emo!
Emo ne?
Hani beş-altı yıldır etrafta saçlarını gözlerinin tekini kapatacak şekilde öne öne tarayan, miskin görünüşlü, asık suratlı, beti benzi atmış, sıska, dar pantolonlu, converse’li, siyah ojeli ergenler var ya… Taksim’de kaldırımlarda filan oturuyorlar. Aha onlar Emo! Emo kelimesinin emotional’dan (hissi) geldiği, bu yavruların pek bunalımlı pek güvensiz ve duygusal olduğu, topluma uyum sağlayamadıkları için böyle takıldıkları söyleniyor. Bizim zamanımızda punk vardı ya, onun gibi bir akım, ama bir halta yaramayanı!
HERKESİN KEYFİNİ KAÇIRDIM
Ay kıyamaam! Zamanında, kendi ergen yıllarımda bu akım daha dünyada yokken 10 gün emo takılmışlığım vardır! Kafam neye bozuktu hatırlamıyorum ama o 10 gün, üstelik de yaz tatilinde, evin o köşesinden bu köşesine oflaya poflaya nemli gözlerle dolaştım. Saçımı taramadım, denize gitmedim, sohbetlere katılmadım, tebessüm bile etmedim. Akşamları karabasan gibi yemek masasına çöküp herkesin keyfini kaçırdım. Bir akşamüstü, balkonda otururken annem “Ne bu surat her gün, senin derdin ne kızım aaa…” şeklinde pedagojik bir açılım yaptı. “Sıkılıyorum… Hayat çok anlamsız” cevabımın üzerinden sanırım birkaç saniye geçmişti ki, acı ve can havliyle bir metre havaya sıçradım. Annem, her Türk annesinin uzmanı olduğu ‘mıncırma’ hamlesini oldukça sert ve uyarısız gerçekleştirmişti.
Mıncırma, malumunuz evlat artık poposuna terlikle vurulmayacak kadar büyüdüyse, ancak tekdir ile de uslanmıyor ve hakkı kötekse kullanılan, konu komşu, bitişik ev duyar ihtimaline karşı avaz avaz bağırmak yerine geçen bir terbiye şeklidir. Tercihen bel veya bacak bölgesinden bir alan seçilir, elle kavranır ve et, 180 derece çevrilir! Hemen ardından, daha acım ve şaşkınlığım hüküm sürerken, annem kısık sesle, yüzünü yüzüme yaklaştırarak “Alırım ayağımın altına” diye başladı ve “Karnın tok sırtın pek! Aklını başına topla! Sıkılıyorsan da git bakkala evin alışverişini yap, sonra da gel yemek kitabından bir kurabiye pişir, akşam misafir var, hadi yallah…” şeklinde bitirdi!
NE DERDİM KALDI NE DE TASAM
Malumunuz eti mıncırılan ergen olay yerinde fazla kalamaz, mıncırandan tırstığı için kendisine yalakalık yapar, arzu ettiği aktiviteleri gerçekleştirir. Mıncıran mutlu, mıncırılansa artık efendi bir insandır! Aynen öyle oldu. Mıncırma sonrası ne derdim kaldı ne tasam! Emo’luğum o gün bitti, bu yaşa kadar da hep mutlu mesut, uyumlu, üretken biri olarak yaşadım. Şimdinin sokakta bira içen, gelen geçenden ihtiyacı var diye değil, hayat tarzı sandığı için para dilenen, dünyanın bütün derdi sırtındaymış gibi davranıp, bunalım takılıp bir işin ucundan tutmayan emo’larının başında, bizim zamanımızın anne babaları olacaktı ki. Ohoo… Muma dönerdi hepsi! Bir kere her şeyden önce bütün o yüzü gözü saçla kaplı eşek herifleri bir eşek tıraşına götürürlerdi, kesin!
Ülkenin gençlerine bak. Tarikat yurtlarında yetiştirilen çocuklar, polise atsın diye eline taş verilenler, bir de emo’lar! Gelecekten çok umutluyum çok!
Gülse BİRSEL

Kafanıza Taş Atıyorum...

En anlamlı yemin söz vermektir... 
En büyük intikam affetmektir...
En adi söz hiç sevmedim demek;
Ve en güzel cevap gülüp geçmektir....

Victor HUGO

Beni de Avlayan " Av Mevsimi." ...

Şener Şen denildiğinde nasıl bir şekil alır yüzünüz?

Türkiye' de "oyuncu" dendiğinde aklınıza kaçıncı sırada gelir Şener Şen...?

Birinci soruma verebilecek bir cevabım yok! Hababam Sınıfı, Eşkıya, Kabadayı, Tosun Paşa, Süt Kardeşler, Banker Bilo, Şekerpare, Davaro, Selamsız Bandosu, Arabesk, Gönül Yarası, İkinci Bahar... Hangisindeki Şener Şen bir tekrar? Hangisindeki unutulmuş? Hiçbiri...

Benim için Türkiye' de her türlü oyuncuğu bütünleştirebildiğim tek isimdir kendisi...

En son Av Mevsimi' nde büyülenerek izledim. Keşke Türkiye' de değil de uzak memleketlerde doğmuş olsa idi de hakettiklerinden de fazlasını gorebilseydi.

SEN ÇOK YAŞA ŞENER ŞEN...


Hmm bir diğeri de tabi ki Cem Yılmaz... Komedinin en dibine vuran şakrak adam şimdi de mükemmel bir kolaj ile karşımıza çıkıyor ve sizi koltuğa çakıyor amiyane tabirle...

Sözün özü şu ki; kesinlikle bu ülkeye bir daha Şener Şen gelmez! Ve tabi ki Cem Yılmaz da :)


Çetin Tekindor! Fazlasiyla tiyatrocu.. Kendisini izlerken hayatin içinden göremiyorum, çok iyi rol yapiyor diyebilirim. Ama rol yapıyor... Babam ve Oğlum da herkesi hüngürteden "Gollarımı Açaydim" ismini verdiğimiz sahnede tüm salon zırıl zırıl ağlarken bana o kadar tiyatral gelmişti ki birden entel hissiyata kapılmıştım.

2011 için ne demiştim... Daha çok film izlemek istiyorum :)

7 Ocak 2011 Cuma

Yaşasın Ellerimle Çikolata Yapacağım

Ev-is... Is-ev...

Son zamanlarda nefes almaya vakit yok... Ve artık o kadar çok enerji harcıyorum ki gün içinde bireysel faaliyetler biraz cazip gelmeye başladı.

Ne yapsam ne yapsam diye düşünürken sitelerde gezinirken hayatımın aşkı çikolata yapımı workshop larina denk geldim. Ve karar verdim önümdeki ilk serbest zamanımda yapacağım bu çalışmayı tamam dedim.

Sanıyorum ki istediğim an gidebileceğim aman tanrım ne mümkün! ChefIstanbul ve Çikolata Fabrikası en çok övülen yerler. Ancak her günleri dolu diyebiliriz. 

Neyse yalvar yakar Çikolata Fabrikası' ndan yer buldum da kayıdımı yaptırdım :)

Mutluyum... Hep mutlu... Çok mutlu...

Detaylar kurs bitiminde :)


Kuaföre Gitmeyi Sevmeyen Çakma Sarışın Mathilda

Başlıkta bahsettiğim o kişi benim... Evet... Sarı saçlarımdan vazgeçmeyi hiç düşünmedim hatta en büyük korkum saçlarımı kaybetmek...

Amma velakin gelgelelim kuaföre gitmekten nefret ediyorum. Benim için dişçi ne ise kuaförde aynı kategoride... Bakımsızlığın dibine vurana kadar erteliyorum. Gittiğimde ( 12 senedir değiştirmedim ) oo selam Mathilda hayirdir pek keyifsizsin, hasta mısın? vs. şeklinde cümleler duyuyorum verdiğim cevapsa hep aynı: " Gerginim öylesine " :p

Neyseki " Ulan 12 senedir mi gerginsin " diyen çıkmadı henüz :p

Zeki izleklerim anlamış olmalısınız ki bugün de ( hatta birazdan iş çıkışı ) kuaföre gideceğim... Saçlarımın orjinal rengine dönmesine ramak kaldı da :p

Yanimda 2 kitap, 1 dergi götürüyorum belki zamanı hızlandırırlar...

Arada yorum falan yazın da kendimi yalnız hissetmiyim hehee...

Sevgi... Sevgi... Sevgiyle...

6 Ocak 2011 Perşembe

...Nostaljik Hareket...

Yeni Yıl geleli hali hazırda bir hafta olmak uzere ancak benim minik armağanlarımın hala yankıları sürüyor ve beni çok mutlu ediyor.

Artık anladım ki insanları mutlu etmenin yolu orjinallikten geçiyor. O kadar doyduk ki alışverişlere, markalaşmaya, indirimlere, AVM lere...

Aksine bir şeyler ortaya çıkınca hele ki el emeği ise çok memnun ediyormuş insanları ben de çok sevindim :)

Düşündüm-Araştırdım site site gezerken www.burcukusu.com gözüme çarptı ve ürünleri görünce çocukluğuma gittim.

Küçüklüğümdeki favorilerimden elma sekerlerinin 2011 versiyonları o kadar etkiledi ki beni çevremdekilere bu armağanı layık gördüm ne kadar da iyi etmişim.





İçleri bildiğimiz elma sekeri, dışı zevkinize göre çikolata ya da hindistan cevizi kaplı ve süsleri şeker hamuru...

Eğer farklı olmak istiyorsanız;

www.burcukusu.com

adresine bir göz atın derim :)

Sevgiyle...






3 Ocak 2011 Pazartesi

(: Dilek Ağacı :)




Eveet dusundum dusundum 2011 icin Dilek Agaci hazirlamak istedim :) Kimbilir belki isleri hizlanirir :p

* Kardeşim yilin ortasinda mutlu ve saglikli sekilde askerden donsun ve ailece kaldigimiz yerden hayatimiza bir bütün olarak devam edelim istiyorum.

* Uzzzzzuuun suren nişan evresi daha da uzamadan nikahın kerametine varalım istiyorum :p

*  Tiroidlerimi ihmal etmekten vazgeçip kafayi taktığım Prof. amcayi ziyaret etmek istiyorum.

* Mali konulardaki popoyu toplayamama olayını mutlu sona bağlıyim istiyorum :)

* Kafama taktığım 2 dövmeyi yaptırmak istiyorum.

* Spor yapmak istiyorum :(

* Trafikte daha az vakit kaybetmek istiyorum...

* Daha daha çok kitap okumak ve film izlemek istiyorum.

* Veee Prag' a artık gitmek istiyorum...


Peki siz? Soyleyin... Secret olur belki kimbilir :)




2 Ocak 2011 Pazar

Öyle... Böyle... Bir Söz Değil................

Bize yaşamak düşmüştü sadece...
Biz sevgilerimizde denge istemedik,simetrik bir yaşantıydı talebimiz...
%90 verici yüreğimize,sadece %10 teşekkür mahiyetinde vefa istemiştik...

1 Ocak 2011 Cumartesi

Mazhar ALANSON / ***MAZHAROLMAK***




***
Bu CD deki şarkılarımı mikrofon karşısına geçip bir kerede gıcırtısı tısı, tuşu, detonesi, şaşırması, heyecanı, duygusu, hepsi içinde ardarda çaldım, söyledim. Neticede sonradan hepsini en düzgün haliyle çaldıysam da; daha daha sonra ilk kaydıma geri döndüm. Dinlerken hatıralar, yıllar gözünüzde canlanabilir. Ne de olsa sahibinin sesinden. Siz de yavaştan yaşlandığınızı hissedebilirsiniz. Eski, yeni aşklarınızı hatırlayabilir ya da yeniden aşık olmak isteyebilirsiniz. Bir ipucu vereyim.Aşk zordur, aklınızda bulunsun. Resimlere gelince; yıllar içinde yaptığım şeyler...

Mazhar ALANSON

***

MaTHiLDa: Mazhar Alanson ya da MFO dendiginde durup, dusunup, hissedip, dinleyip, izledigim icin bugun kitapcida bakmadan, incelemeden aldim kitabi... Icinden bir de CD cikiyor hem de sahibinin sesinden toplam 14 parca... Mutlaka kutuphanenizde, arsivinizde, koleksiyonunuzda yani bir yerinizde OLMALI!

Sayfalari cevirdikce daha once boyle bir calisma gormediginizi anlayacaksiniz...

Sevgiler :)

" Zamansız Ajanda " Zamanı Geldi =)

Bayıldım... Bayıldım... Bayıldım :)

* Yıllık Plan: yılı derleyip toplayan yıllık plan, özel cebin içinde...

* Özgür Cepler: CD, not, zarf vs. kaybolmaması gereken ne varsa muhafaza edecek dosya cepleri ajandanın içinde...

* Düzgün Yazabilmek İçin: İstediğimizde kareli, çizgili veya düz sayfalı bir defter ya da ajandaya sahip olabilmek için hiza kartonu :)

* Özgürleştiren Etiketler: Gün / Ay etiketleri ile ister 1 gün için 3 sayfa ayırın, ister 1 sayfaya 3 gün sığdıralım. Eğlenceli etiketlerle önemli zamanları kendimize keyifle hatırlatalım :)

* Mükemmel Buluş: Defterin içinde arayıp bulmak için zaman harcamayalım diye önemli günler ve ilginç bilgiler " sürgülü " kapakta...

Hem Çantaya Hem Cebe: A5 ve A6 olmak üzere iki farklı ebatta tasarlanan " Zamansız Defterler " i kullanması çok zevkli, taşıması çok pratik.

TÜM D&R MAĞAZALARINDA :)

http://www.zamansizajanda.com/